aktifhayat.com

Plastik Kirliliği ve İnsan Sağlığı: Mikroplastiklerin Tehditleri

30.12.2024 04:08
Türk bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çalışma, mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koydu. Bu çalışma, mikroplastiklerin insan midesinde varlığını sayısal olarak tespit etti.

Plastik Kirliliği ve İnsan Sağlığı: Mikroplastiklerin Tehditleri

Türk bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çalışma, mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koydu. Bu çalışma, mikroplastiklerin insan midesinde varlığını sayısal olarak tespit etti. Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nden uzmanların katılımıyla yapılan bu araştırma, dünya genelinde önemli bir ilki temsil ediyor. Mikroplastiklerin insan vücuduna girişi ve sağlık üzerindeki etkileri, günümüzde giderek daha fazla önem kazanıyor.

Çalışma, mikroplastiklerin insan midesinde varlığını ilk kez tespit etti. Bu durum, plastik kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde anlamamıza yardımcı oluyor. Araştırma sonuçları, Forensic Science International dergisinde yayımlandı. Mikroplastiklerin insan vücuduna girişi, gıda ve su alımı, solunum ve cilt teması yoluyla gerçekleşiyor.

Mikroplastikler Vücudumuza Hangi Yollarla Giriyor?

Plastik kirliliği kavramının bilimsel verilerle açıklanması gerekiyor. Mikroplastikler, boyutu 1 mikrometre ile 5 milimetre arasındaki plastik parçacıkları olarak tanımlanıyor. İnsan vücudu, gıda ve su alımı, solunum ve cilt teması yoluyla mikroplastiklere maruz kalıyor. Özellikle denizlerde avlanan balıklar ve diğer deniz ürünleri, ağız yoluyla alınan mikroplastik kaynakları arasında yer alıyor.

Başta deniz tuzu olmak üzere bazı yemek tuzları, et ürünleri, pirinç, sebze ve meyve gibi pek çok besin de mikroplastik içerebiliyor. Yiyecek-içecek tüketiminde kullanılan plastik ürünler ile gıdaları paketlemek için kullanılan malzemeler, şişelenmiş sular ve havada asılı kalabilen plastik kökenli ev tozları da mikroplastik kaynakları arasında bulunuyor.

Solunum Yolu ile de Maruz Kalınıyor

Oral alımın yanı sıra, özellikle büyük şehirlerde ve endüstriyel alanlarda yaşayan insanların mikroplastiklere solunum yolu ile maruz kaldıkları belirtiliyor. Ayrıca mikroplastik içeren kozmetik ürünler ile bazı kişisel bakım ürünleri, cilt yoluyla sınırlı mikroplastik maruziyetine neden olabiliyor. Bu durum, sağlık açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Mikroplastiklerin sindirim sistemine geçişi, mekanik yolla nanoplastiklere dönüşmesine neden oluyor. Daha küçük boyutlu plastik parçacıkları, bağırsak epitelinden geçerek dolaşım ve lenf sistemi aracılığıyla farklı doku grupları ve organlara taşınabiliyor. Bu durum, insan sağlığı üzerindeki etkilerini daha da artırıyor.

ABD'de Nanoplastik Bulunan Su Markaları

ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenen bir çalışmada, ABD piyasasında en çok satılan 3 su markasının bir litrelik plastik ambalajlarındaki içme suyunun içinde, litre başına ortalama 240 bin adet plastik parçacığı bulunduğu ortaya konuyor. Bu parçacıkların yüzde 90'ından fazlasının nanoplastik olduğu belirtiliyor. Bu durum, su tüketiminin sağlık üzerindeki etkilerini sorgulatıyor.

Plastik atık kaynaklarının ne olduğu konusunda uzmanlar, ağırlıklı olarak poşet ve ambalajlar, tarımda sulama ve örtü işleri ile yapı sektöründe kullanılan malzemelerin önemli bir yer tuttuğunu ifade ediyor. Özellikle gıda sektöründe yoğun rağbet gören tek kullanımlık plastik ambalajlar, plastik kirliliğinin önemli nedenleri arasında yer alıyor.

Okyanuslarda Plastik Sorunu

2016 yılında karasal ortamlardan sucul ekosisteme 19-23 milyon ton plastik atığın döküldüğü tahmin ediliyor. Bu plastik atıkların 9-13 milyon tonunun okyanuslara ulaştığı belirtiliyor. Tüm denizlerdeki ve okyanuslardaki çöplüğün yüzde 85'ini doğada uzun yıllar kalan plastikler oluşturuyor. Eğer plastik üretimi ve atılımı bu hızda devam ederse, 2050 yılına kadar okyanuslarda toplam balık sayısından daha fazla plastik olacağı öngörülüyor.

Nehirlerdeki plastik atıkların yüzde 74.5'ini ve okyanuslardaki atıkların yüzde 15.9'unu plastik ambalajlar oluşturuyor. Deniz ve okyanuslardaki başlıca plastik ambalajlar; gıda paketleri, içecek şişeleri, şişe kapakları, alışveriş torbaları, poşetler, kapaklar ve bardak/tabaklar olarak sıralanıyor. Mikroplastiklerin sucul ekosistemlerde yarattığı kirlilik, günümüzde önemli bir çevre sorunu olarak değerlendiriliyor.

Akdeniz Mikroplastik Kirliliği Açısından Sıcak Nokta

Akdeniz, yoğun insan faaliyetleri nedeniyle mikroplastik kirliliği açısından sıcak nokta olarak tanımlanıyor. Denizlerdeki plastik atıklar; Fitoplankton ve Zooplankton gibi küçük organizmalar tarafından tüketilip besin zincirine girerek tüm deniz canlılarını fiziksel ve kimyasal olarak olumsuz yönde etkiliyor. Bu durum, deniz canlılarının yanı sıra turizm ve balıkçılık gibi ekonomik sektörleri de tehdit ediyor.

2020 yılında yapılan bir çalışmada, incelenen 496 balık türünün yüzde 65'inin bağırsaklarında mikroplastik bulunduğu tespit edildi. Plastik atıklar, deniz kaplumbağası, penguen, deniz aslanı, fok ve yunus gibi bazı deniz canlılarının dolaşarak hareket etmelerini, solunum yapmalarını veya beslenmelerini engelleyerek ölümlerine neden olabiliyor.

Marmara Denizi Kıyıları Sorunlu

Türkiye'de plastik kaynaklı çevre kirliliği üzerine yapılan çalışmalar, özellikle deniz ve tatlı su ekosistemlerindeki mikroplastik yoğunluğu, kaynakları ve etkileri üzerine odaklanıyor. Marmara Denizi'nde yapılan araştırmalar, mikroplastiklerin deniz suyu ve tortularda yüksek yoğunlukta bulunduğunu ortaya koyuyor. Kıyısal bölgelerdeki mikroplastik yoğunluğunun, açık deniz bölgelerine kıyasla daha yüksek olduğu belirtiliyor.

İskenderun Körfezi'ndeki farklı sahillerde mikroplastik kirliliği üzerine yürütülen çalışmalar, söz konusu kıyıların bu kirliliğe ciddi şekilde maruz kaldığını gösteriyor. Bu kapsamda, özellikle plajlar, plastik atıkların birikim alanı olarak dikkat çekiyor. Sapanca Gölü ve Van Gölü gibi iç sularda da mikroplastik kirliliği tespit edildiği belirtiliyor.

Sıfır Atık Projesinin Önemi

Bilim insanları, günümüzde plastik atık kaynaklı çevre kirliliğiyle mücadele için daha etkin geri dönüşüm politikaları, kamu bilincini artırma çalışmaları ve uluslararası iş birliklerine ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor. Türkiye'de yıllardır devam eden Sıfır Atık Projesi, bu konudaki başarısıyla uluslararası camia için önemli bir esin kaynağı olarak görülüyor.

Plastik üretimi, tüketimi ve atık kontrolü konularındaki önlemlerin geliştirilmesi, ülkemizde çevre ve insan sağlığının korunması açısından kritik öneme sahip bulunuyor. Bu bağlamda, plastik kirliliği ile mücadele etmek için atılacak adımlar, geleceğimiz için büyük bir önem taşıyor.

Bize Ulaşın